“Beni Öldürmeyen Şey Beni Güçlendirir”

Cengiz Güneş, 1976 yılında Ankara’da doğdu. İlköğrenimini Ankara’da, ortaöğrenimini ise İzmir’de tamamladı. 2000 yılında Gülhane Askeri Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 2 sene Hakkari’de pratisyen hekim olarak çalıştıktan sonra 2003 yılında İstanbul Haydarpaşa GATA’da psikiyatri asistanlığına başladı. 2007 yılında uzmanlık eğitimini tamamladı ve Diyarbakır’a atandı. 2011 yılından itibaren Denizli’de yaşıyor ve halen Denizli Asker Hastanesi’nde çalışıyor.…

Devamı

“14 Şubat “Sevgililer ” Değil “Sevildiğini Zannedenler Günü”dür!”

Cengiz Güneş 1976-Ankara doğumlu. Tıp Fakültesini bitirdikten sonra psikiyatri konusunda uzmanlaştı.  Sevgililer Günü dolayısıyla kendisiyle bir söyleşi gerçekleştirdik. Gülistan Sinanoğlu: Aşkın ve sevginin tanımını nasıl yaparsınız? Cengiz Güneş: Öncelikle aşk fizyolojiktir, sevgi ise psikolojik. Aşk dediğimiz olay ilk görüşte olur. İlginizi çeken kişiye karşı ani bir çekim hissedersiniz, kalp atışlarınız hızlanır, heyecan duymaya başlarsınız, vücudunuzda…

Devamı

Panik atak hastaları; Yalnız Değilsiniz…

Cesur yürekli bir kadın o. Yüreğinin kapılarını; acısıyla, hüznüyle, sevinciyle açıyor okurlarına. Yağan yağmurun altında arabasını kenara çekip yağmur damlalarıyla yarıştırıyor gözyaşlarını. Bir başka zamanda arabasına binip uzaklaşma, çok uzaklara gitme ya da uzun bir uykuya dalıp daha iyi, daha mutlu uyanma isteğini dile getiriyor. Gülistan Sinanoğlu panik atak hastalığını, salt aynı hastalığa yakalananlar kendilerini…

Devamı

Gülistan Neyi Değiştirecek?

Hastalanmayı başarısızlık olarak görüyorum. Yeniden hastalanmak başarısızlığın tescili anlamına geliyor.  Hasta istatistiklerinde artı hanesinde olan yerimin eksiye kaymasından korkuyorum.  Bu çok önemli, artı hanesindeki yerimi korumalıyım. Peki; diyelim ki yeniden hastalanmak başarısızlık anlamına geliyor gerçekten. O halde öncelikle benim başarısızlık hikâyelerimi bir gözden geçirelim. Ufak tefek hastalıkları görmezden gelelim bunu yaparken. Şeker hastası adayıyım. Hayatımın…

Devamı

Ölme Pahasına Yaşamak

İkinci Dünya Savaşının kimler arasında yaşandığını unutmuştum. O savaşa dair belli belirsiz bir anı kalmıştı zihnimde. Virginia Woolf’un anısı. Eşiyle birlikte Londra’daki evlerinden uzaklaşıp bir köy evine sığınmışlardı ancak bütün ülke bombalanıyordu. Bombaların her patlayışında evin camları kırılıyordu. Ellerini başlarının üzerinde birleştirip yatarlarken uyarmıştı Leonard Woolf: “Dişlerin birbirine değmesin…” Ne o savaşı ne de diğerlerini…

Devamı

Benim Adım Tan…

İki kadın var içimde. Biri azimle mutlu diğeriyse azimle mutsuz olmaya çalışan… O iki kadını sanırım hayatım boyunca içimde taşıyacağım. İki kadın; biri Gülis, diğeri Tan. Gülis biraz kırılgan, alıngan. Zaman zaman çarpık düşüncelere teslim edebilir zihnini. Hayata tek pencereden bakar, çokça bulutludur gökyüzü. Bildiğimiz bulutlar değil hüzün bulutları kaplamıştır ortalığı. O hüzne teslim olur…

Devamı

Kabul…

Duaya inanıyorum. Hayal kurmaya da. Eski bir şairin söylediği gibi hiç hayal kurmayıp dua edenlerden değilim. İnsan hayalini kurmadığı neyin duasını edebilir ki? Duayı önemsiyorum, hayal kurmayı da. Her ikisi de bana ümit vaat ediyor. Geleceğe dair ümitlerim var. Sadece kendi geleceğim değil dünyanın ve tüm insanlığın geleceği için dua ediyorum. Kötülüklerin son bulacağına, kalplerimizde…

Devamı

Matilda…

Simsiyah bir köpeğim oldu kısa bir süre için. Matilda dedim ona. Dişiydi. Yuva aranıyordu, geçici anne olmuştum. Köpek annesi. Bir hafta kaldı benimle. Bir gece eşim yokken birlikte yattım onunla. Öyle mutluydu ki durmaksızın hareket ettirdiği küçücük kuyruğu ile koca yatağı sallıyordu. Sonra bir yuva bulundu. Bahçeli bir ev gerekiyordu, benimki gibi bir apartman dairesi…

Devamı

Ben bir ruh hastasıydım…

Ben bir ruh hastasıydım. İyileştim. Evet yanlış duymadınız, ruh hastası. Bu tanım hemen herkeste delilik çağrışımı yapıyor. Peki neden? Toplum tarafından belirlenen kıstaslara uygun öngörüye sahip olduğumuzdan olabilir mi? “Ruh hastalığı eşittir delilik.” Gazetelerin üçüncü sayfasında yer alan cinayet ya da cinnet haberlerine eklenen o küçük nottan olabilir mi? “Bir süredir psikolojik tedavi gördüğü belirlendi…”…

Devamı

Kendiniz Olabildiniz mi?

Bir babanın kızı olarak dünyaya geldiniz. Onun, “namus ve şerefini ” korumakla yükümlüydünüz. Size bu öğretildi. Bu yüzden gençlik hayallerinizden vazgeçmek zorunda kaldınız. Her adımınızda babanızın şerefini düşündünüz. Her adımı bir kere değil iki kere düşünerek attınız. Sonra bir gün evlendiniz. Bir erkeğin eşi, bir ailenin gelini oldunuz. Onların “şeref ve namusu” söz konusuydu bu…

Devamı